Güven Bunalımı

12 Kasım 2009 Perşembe

Bir garip ülke olduk.
Demokrasi desen demokrasi değil, muz cumhuriyeti desen hiç değil.
Yşananları bir kavrama sığdırmak zor.
Kimse kimseyi dinlemiyor.
Ama herkes başkasının mahremini dinlemeye bayılıyor.
Yan komşuda ses yükselse, bitişik komşu bardağı kapıp duvara dayanıyor.
Mahalle baskısı, mahalle karısının ağzına sakız oluyor.
Durum, sekiz şiddetinde depremden beter.
Meşrebimiz değişiyor.
Bir büyük salgın hakim.
Ev, sokak ve devlet depresyonda.
Avrupa menşeyli domuz gribi bile Bizans kalıntısı dedikodu hastalığı kadar hasar vermedi.
Sodom ve Gomore’yi çatlatmaya; Baron de Montesquieu’yu kahretmeye namzetiz.
Yargı, Yasama, Yürütme…
Hepsi de birbirinin ayağının altına muz kabuğu döşüyor.
Ülkeyi bürokratlar mı, seçilmişler mi, seçkinler mi yönetiyor?
Ülke garip, ülke mahsun, ülke yetim.
Dağdan inen eşkıya bile ülkeyi yönetmeye talip,
Kimin eli kimin cebinde?
Polis askerin, asker polisin peşinde.
Savcı yargıcın, yargıç savcının…
Hırsızlar ve katiller fink atıyor.
Kim ne istiyor belli değil.
At izi, it izine karıştı.
Millet olarak cadı avına çıktık
Kim hain, kim vatanperver bilen yok.
Herkes bu vatan için kurşun sıkıyor.
Ama en çok vatan yara alıyor.
Olaylar, gündeme sığmıyor.
Skandal skandalı kovalıyor.
Savcı ve polis, gazete televizyon bürolarını;
Yargıç, devlet dairesini;
Muhalefet, Meclisi;
Başbakan, Meclis Başkanı’nı basıyor.
Baskın basanın.
Ülkeyi korumakla görevli kurumların içinde hain aranıyor.
Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Adalet Bakanlığı ve Yargıtay…
Her biri diğerine en fazla 50 metre mesafede.
Ama devletin bekası noktasında birbirlerinden o kadar uzak.
Bunlar hergün dolu dolu, canlı canlı yaşadığımız gerçekler.
Peki bu manzaraya bakınca ne görüyorsunuz?
Sizi bilmem ama ben bir devlet omurgası görmüyorum bu manzarada. “Ali kıran baş kesen” anlayışı hakim ülkede. Devlet, bırakın vatandaşı, memuruna bile güvenmemektedir. Yargıtay’ı dinlemek, dinletmek, Watergate Skandalı’na nal toplatır. Kimileri Yargıtay’ın dinlenmesini hafife alabilir. Ancak, o dinleme merkezinin başındaki yetkili ismin, “Başbakanı 6 yıl dinlediler kimse ses çıkarmadı” demiş olması, görünen o ki, kimseyi etkilemiyor. Watergate Skandalı’nda Amerika Birleşik Devletleri, devlet olmanın gereğini yapmış ve skandalın ses kayıtlarının yüksek yargıya teslim edilmesini sağlamıştır. Devlet sırları deşifre edilmeden Nixon başkanlıktan istifa etmiştir.

1974 Amerika’sında devlet vardı ve kendini korudu. Peki, devlet adabından uzak bir kaosun içindeki Türkiye’de Başbakan’ın 6 yıllık telefon görüşmeleri, bir bir internet sitelerinde yayınlanmaya başlarsa ne yaparız? Sayın Başbakan, dinlendiği 6 yıl boyunca devlet içerisindeki tüm talimatlarını muhataplarına yüz yüze görüşmelerde iletmiş olamaz değil mi!

Tıpkı domuz gribi salgınında olduğu gibi kendisini risk grubu içinde görmeyen Başbakan, o dönemlerde de dinlemeye karşı kendisini riskte görmedi ise vay halimize.

Şimdi “Acaba Genelkurmay da dinlendi mi?” sorusuna yanıt aranıyor. O karargahın dinlenmesi olasılık dahilinde ama, ya Çankaya Köşkü de dinlendi ise !?
12.11.2009

0 yorum:

 
 
 
 
Copyright © güvence