“Bir grup medya”, Baykal’ı ağzına sakız yaparken yandaş medya da Medvedev’in ziyaretini adeta ağız birliği etmişçesine, “Dev anlaşma” başlıkları ile duyuruyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, resmi görüşmeler sırasında “Rusya ile nükleer anlaşma yapmamız manidardır, anlamlıdır” diyor. Bunu söylerken gerçekten de mimiklerine manidar bir ifade yansıyor. Bu durumdan son derece mutlu olduğu kesin.
Sözde Ermeni soykırım yasasını Temsilciler Meclisi’nde önlemeyen ve 24 Nisan’da Türkiye’yi rencide edici üslup kullanan Barack Obama’dan rövanşı almak için mi, yoksa eski danışmanı Zapsu’nun tüm ısrarlarına rağmen “kullanılmaktan” vazgeçildiği için mi böyle manidar bir ifade kullandı doğrusu anlayamadım.
Sebep ne olursa olsun, BOP eski eş başkanının yıldırım hızı ile rotasını Rusya’ya çevirmesi gerçekten manidar. Tabi bu manevranın trajikomik bir yönü daha var. O da Başbakan’ın Ergenekon soruşturmasında adı geçen MGK eski Genel Sekreteri Tuncer Kılınç’la aynı noktaya gelmesi. Biliyorsunuz, Kılınç daha 2002’de Harp Akademileri’ndeki bir sempozyumda AB’nin Türkiye’yi kabul etmeyeceğini söylemiş ve Türkiye’nin Rusya ile İran seçeneğini düşünmesi gerektiğini ifade etmişti. Görünen o ki, şimdi Erdoğan düşünmüyor, uyguluyor.
Bağımsız Devletler Topluluğu’na sempatik ve sevecen gelen Avrupa, küresel ekonomik krizde arkasına bile bakmadan bölgeyi kaderine terk edince Putin’deki eski Sovyet hevesi biraz daha kabardı. Bölge ülkelerinin kimisinde de Putin gibi eski KGB ajanları devlet ve hükümet yönetimine gelince hayallerin saçı okşandı.
Kafkasya’da yeniden uyanan bir dev var şimdi. Türkiye’nin Rusya ile nükleer yatırım anlaşması yapması demek İran ile de ilişkilerini daha sıcak tutması anlamına gelecek. Bu da zaten gergin olan Türk-İsrail ilişkilerini, belki de kopma noktasına getirecek. Nitekim Medvedev de Ankara’nın hatırına İsrail’i hedef alan açıklamaları ile Musevi dünyasının tepkisini aldı.
Peki, Ankara-Moskova hattındaki (nükleer) sıcaklık Washington’da nasıl yankı buldu? Henüz ses yok. Ama şüphesiz dikkatle izliyor. En azından Medvedeve’e uygulanan (a) tipi protokol, Washington’a bir şeyler anlatmıştır.
Bölgede taşların yerinden oynadığının ilk sinyali İran’dan geldi. İran’ın resmi haber ajansı Ankara-Moskova yakınlaşmasının adını koydu bile:
“KOMŞULUKTAN STRATEJİK İŞBİRLİĞİNE”
Evet, İran’ın resmi haber ajansı İRNA, Medvedev’in Ankara ziyaretini bu başlıkla duyurdu. Tahran, müstakbel müttefiklerinin olurunu almadan Washington’a, “Yalnız kalıyorsun” mesajı verdi.
Rusya-Türkiye ilişkilerinden en çok da Erivan rahatsız. Medvedev’in Dağlık Karabağ sorununun çözümüne katkıda bulunacaklarını söylemesi, Erivan’da burnuna doğru hızla yaklaşmakta olan bir yumruk hissi uyandırdı. Erivan, Türkiye’nin, Rusya ile “Stratejik” işbirliğini derinleştirmesi halinde Kafkasya, Balkanlar, Ortadoğu ve Orta Asya’da dengelerin değişeceğini kavrarken tedbir olarak da bu durumun bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyeceğini fısıldamaya başladı.
Türkiye’nin bahsi geçen dört bölgede aktif rol alması halinde yalnız kalacağını çok iyi bilen Erivan, savaş senaryoları bile geliştirmiyor değil.
Bugünlerde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” kitabını elinden düşürmeyen Erivan, Rusya’nın Türkiye’nin etkisi ile bölgede yeni bir strateji belirlemek zorunda kalacağını, bunun da kendi hayrına olmayacağını biliyor. Kozları elinden alınmış bir diasporadan da ümidini kesen Erivan, bakalım bu durumdan nasıl kurtulacak?
Bunlar, Türk-Rus yakınlaşmasının dış yansıması. Peki içeriye nasıl bir etkisi olacak? Tabi ki, Türkiye bağımsız bir ülke ise hiçbir etkisi olmayacak. Olursa mı? Siz yine de “yol kazası” deyin.
13 Mayıs 2010
0 yorum:
Yorum Gönder