24 Aralık 1995 genel seçimlerinden Refah Partisi, yüzde 21.4 ile birinci çıktı. Ancak, iktidara gelmesi hayli zor oldu. Önce ANAP’la koalisyon görüşmeleri başladı.
Pazarlıkların sonuna doğru RP-ANAP koalisyonunun kurulmasına ramak kala dedikodu mekanizması da hızlı çalıştı. Berna Yılmaz’ın Mesut Yılmaz’a, “Refah’la koalisyon kurarsan senden boşanırım” demesi kulislerde bomba etkisi yaratırken sürpriz bir isim ortaya çıktı ve pazarlıkları yürüten komisyona dahil edildi. Bu isim, DYP kökenli ve Süleyman Demirel’e yakınlığı ile bilinen Yaşar Topçu idi. Onun görüşmelere dahil olması ile rüzgar tersten esmeye başladı. Gazeteciler arasında da bir kanaat oluşmuştu. Hemen herkes, “Bu iş bitti. RP-ANAP koalisyonu suya düştü” demeye başladı. Nitekim öyle de oldu. Refah Partisi ANAP koalisyon görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlandı. Koalisyon hükümetini ANAP ile DYP kurdu.
ANAP-DYP koalisyonu Mesut Yılmaz ile Tansu Çiller arasındaki husumete varan geçimsizlik nedeni ile kısa sürdü.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümeti kurma görevini yeniden Necmettin Erbakan’a verdi.
Bu kez Erbakan’ı zorlu bir maraton bekliyordu. BBP’nin desteği dışında hiçbir partinin koalisyona yanaşmaması nedeni ile hükümeti kurma süresini nerede ise sonuna kadar kullanan Erbakan, bir taraftan da ümitsizliğe düşen RP milletvekillerine moral veriyordu.
Pazarlıklar o kadar uzadı ki, tek yorulmayan, adeta Erbakan’dı. Nihayet, Çankaya Köşkü’ne çıkmaya karar verdiğinde Kabinede ismi olanlar hariç tüm Türkiye, Erbakan’ın hükümeti kurma görevini iade edeceğine inanıyordu. RP milletvekilleri bile haftalar öncesinden hükümeti kuracağının müjdesini veren Erbakan’a inanmamıştı.
Nasıl mı? Anlatayım.
Hükümeti kurmakla görevlendirilen Erbakan’ın turları bitmek tükenmek bilmiyordu. Pazarlıklar yaklaşık bir buçuk ay sürdü. Artık ümit kesilmiş, TBMM’de görev yapan gazeteciler de milletvekilleri de bitap düşmüştü.
O günlerde ben TGRT’nin Parlamento Büro Şefiydim. Mehmet Barlas da TGRT’nin ana haber bülteninde hafta içi her gün yorum yapıyordu.
Mehmet Barlas, İstanbul’dan TGRT’nin TBMM bürosunu arayarak. Son yapılan RP grup toplantısının perde arkasına bakmamı rica etti. RP, grup toplantılarını o zaman Çarşamba günleri yapıyordu. Mehmet Barlas ise, son yapılan grup toplantısından tam 6 gün sonra toplantının basına kapalı bölümünde konuşulanları araştırmamı istiyordu.
Sadece, “Son grup toplantısının perde arkasına bakabilir misin?” dedi. Ben de “Ne arayacağımı?" Sordum. Barlas, “Bir bak” demekle yetindi. Anlaşılan aldığı bir bilgiyi teyit etmek istiyordu.
Aynı gün araştırmaya başladım. Yorucu oldu ama ne aradığını bulmuştum.
Bir hafta önceki grup toplantısında Erbakan, milletvekillerinin bile kulakardı ettiği çok ilginç bir bilgi vermişti. Hükümetin kurulmasından ümitlerin kesildiği günlerde Erbakan özetle şunları söylemişti:
“Sevgili kardeşlerim hiç merak etmeyin, yeise düşmeyin . Allah’ın izni ile biz bu hükümeti kuracağız. Bakınız geçtiğimiz günlerde Washington’da bir … lobisinin düzenlediği toplantıya, düne kadar RP’nin hükümet kurmasına şiddetle karşı çıkan Aydın Doğan ile Ertuğrul Özkök de katıldı. Toplantıda RP’nin hükümet kurup kurmaması tartışıldı ve nihayet RP’nin bir kez denenmesi kararı alındı. Bu karara Aydın Doğan ile Ertuğrul Özkök de onay verdi. Dolayısıyla üzülmeyin biz bu hükümeti kuracağız.”
Bu bilgileri teyit ettikten sonra haberimi toparlayıp İstanbul’a geçtim. Mehmet Barlas, haberi geçtikten sonra tekrar aradı. Perde arkasında aradığı haber buydu. Ancak, ne hikmetse haberde bir düzeltme istiyordu. Aydın Doğan ile Ertuğrul Özkök’ün isimlerinin haberde geçmesini istemiyordu. Aydın Doğan ve Ertuğrul Özkök isimlerinin yerine, “Bir büyük gazetenin patronu ve üst düzey yöneticisi” ifadesinin kullanılmasını rica ediyordu. Haber, o gün TGRT ana haber bülteninde Barlas’ın istediği gibi yayınlandı. Ama Barlas, aynı bültenin sonundaki yorumunda bu konuya değinmedi.
Erbakan, sonuçta Refah-Yol Koalisyon Hükümeti’ni kurdu. Ancak, hükümetin ömrü uzun sürmedi. Sayın Necmettin Erbakan, 13 yıl sonra 28 Şubat’ın yıldönümünde dış güçlerin zorlaması ile iktidardan nasıl uzaklaştırıldığının “şifreleri”ni bir sırmış gibi açıklıyor. Keşke 28 Haziran 1996’da Refah-Yol’un nasıl kurulduğunun şifrelerini de açıklasaydı. Şikayet ettiğiniz güç, sizi iktidara getirirken sessiz kalırsanız, iktidardan uzaklaştırırken de sessiz kalmanız gerekir. En azından siyasi racon bunu gerektirir. Bizzat kendiniz anlatıyorsunuz işte. Eloğlu nasıl getiriyorsa öyle götürüyor. Şikayet etme hakkınız var mı? Sayın Erbakan keşke iktidardan uzaklaştırılmasının "şifrelerini" açıkladığı gibi iktidara gelişinin de "şifrelerini" açıklasaydı.
Hiç olmazsa birileri ders çıkarırdı.
02 Mart 2010, 10:50
Kayıtlar
0 yorum:
Yorum Gönder