Mutluluğun rengi

16 Şubat 2010 Salı

Uzmanlar, mutluluğun renginde tam bir mutabakat sağlayamamış. Kimilerine göre mutluluğun rengi, MAVİ. Kimilerine göre SARI. Mutsuzluğun rengi ise, kimilerine göre, MOR, kimilerine göre GRİ.

Mutluluğu, KIRMIZI ile YEŞİL’de bulan araştırmacılar da var.

Peki sokaktaki milyonlarca insan, ruh hallerini, üzerinde ciddi çalışmalar yapılan bu renklerle ne kadar yansıtıyor?

Belki bu sorunun yanıtı için ayrıca araştırmalar yapılmalı. Ama gözlemleyebildiğim kadarı ile saatte milyonlarca insanın gelip geçtiği Başkent bulvarlarında siyaha yakın koyu renkler hakim.

“Ankara, devlet ağırlığı olan, dolayısıyla memurun çoğunlukta olduğu bir kent. Orada insanların siyah giymesi normal” denilebilir. Peki, İstanbul Taksim’de, İstiklal Caddesi’nde gezenlere ne demeli?

21. yüzyılda mutluluğun rengini arayan bilim insanlarının işi, en az CERN deneyinde çalışan bilim insanları kadar zor.

Yanılmıyorsam 13 Şubatt’ta haber kanallarından biri sokak röportajında insanlara doğrudan bir soru yöneltti:

"Mutlu musunuz?"

Sokakta rastgele seçilerek röportaj yapılan vatandaşların tamamı, "mutsuz" olduklarını söyledi.

Sadece 15 ya da 16 yaşında olduğunu sandığım genç bir kız, günlük hayatın telaşesinden uzak, “Bana ne bunlardan ben kafamı bunlara takmam” dedi.

Türkiye nüfusunun tamamına aynı soruyu sorsak muhtemeldir ki, dünyanın en ilginç anketini yapmış oluruz.
Aslında bu çok da zor değil. Herhangi bir genel, ya da yerel seçimde oy pusulalarının yanına mutluluğun rengi olarak MAVİ ya da SARI; mutsuzluğun rengi oalarak da MOR ya da GRİ pusulalar koysak.

Bence bu çok sağlıklı bir anket olurdu. Çünkü, seçmen hangi partiye oy verirse versin, mutlu olup olmadığı sorusu ile siyasi tercihi arasında ilinti kurmayacaktır. İkisi arasında ilinti kuracak seçmen çıkar mı? Burası Türkiye. Çıkar mı çıkar.

Anekdot:

Merhum Özal’ın eşi Semra Özal, ANAP iktidarı döneminde kurduğu “Türk Kadınını Güçlendirme Vakfı” ile özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde “Aile planlaması” ve “Doğum kontrolü” kampanyası yürütüyordu. O günlerde şehir efsanesine dönüşen bir fıkra, Başkent kulislerinde kulaktan kulağa yayılıyordu.

Vakıf görevlileri, bölge kadınına doğum kontrolü için spiral dağıtırken, PKK da boş durmuyor, Semra Özal’ın vakfının çalışmalarını karşı kampanya ile bertaraf ediyordu. Vakıf görevlilerinin spiral dağıttığı kadınları tespit eden PKK’lılar, “Devlet’in size verdiği spiral değil, dinleme cihazı. Sakın kullanmayın” diyordu. Sonuç? Bölgedeki nüfus patlamasının yorumunu siz yapın.

Diyeceğim şudur ki, şayet bir genel ya da yerel seçimle birlikte mutluluk anketi yapılacak olsa, seçmeni yönlendiren birileri mutlaka çıkacaktır.

Bunca yoğun gündemin arasında neden böyle soft bir konuya daldığımı soranlar olabilir. 14 Şubat Sevgililer Günü’nden esinlendiğimi sanmayın.

Sadece, 12 Eylül öncesi sokakları bölünen Türkiye, acaba bugün mutluluğun renginde birleşebilir mi diye merak ettim.
16 Şubat 2010, 08:21

0 yorum:

 
 
 
 
Copyright © güvence