BAŞDANIŞMAN "ZEVATI KURTARAYIM" DERKEN ÇAM DEVİRDİ

20 Haziran 2010 Pazar

İsrail Mavi Marmara'ya saldırınca kıyamet koptu. Milyonlarca insan Türkiye İsrail ile savaşa mı giriyor endişesine kapıldı. Bütün dünyayı saran bu korkunun nedeni, Başbakan Erdoğan'ın dizginlenemeyen ateşli sözleri. Erdoğan'ın rüzgarına kapılan milyonlarca insan sokaklara döküldü. Onların çığlığı zaman zaman Erdoğan'ı da bastırdı. Ölenler şehit, dönenler gazi ilan edildi. Ama kazın ayağı öyle değilmiş.

İki ülke arasında ipler gerilince, yandaş medyanın önde gelen yandaş yazarları tek çözümün Netanyahu, ya da Erdoğan’ın hükümetten uzaklaşmasında olduğunu ifade etmişti.  Bu iddiayı ortaya atanların başında da Cengiz Çandar vardı. Ancak, ne hikmetse Başbakan Erdoğan, bu önermenin muhalif medyadan geldiği hissine kapılarak ateş püskürmüştü.

Fatura hükümetlere kesilince AKP, bir ayağını sokağa atıp olası seçimler için prim toplamaya çalışırken diğer ayağını da Washington'a gönderip, iktidardaki ömrünü uzatmanın yollarını aradı.

Ama olmadı. Gittikleri gibi geldiler.

Ömer Çelik başkanlığındaki heyet, Washington’da hiçbir yetkili ile görüşemeden think tank kuruluşlarında “fikir jimnastiği” yaparak geri döndü. AKP heyetini kabul etmeyen Dışişleri Bakanı Clinton, aynı tarihlerde Washington’da olan TÜSİAD heyeti ile görüştü. Bu bile dünya basınında AKP iktidarının ömrünün kısaldığı yorumlarına neden oldu.

Washington’daki tüm görüşmeler kapalı kapılar ardında gerçekleşti. Sonuç alınamayınca dönüş hazırlığı yapılırken İsrail gazetesi Jerusalem Post’a son derece ilginç bir demeç verildi. İsrail gazetesine verilen demeç, Başbakan Erdoğan’ın “Gazze Savunması” ile taban tabana zıt. Mavi Marmara’daki aktivistlerin arkasında durmak bir yana, onlara sitem dolu bir demeç.

Demeci veren Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı İbrahim Kalın.

İbrahim Kalın, Ahmet Davutoğlu’nun üniversiteden talebesi. Davutoğlu Başbakanlık Başdanışmanlığından Dışişleri Bakanlığı’na atanınca yerine öğrencisi İbrahim Kalın’ı önerdi. Kalın, yazarlığını yaptığı  Sabah Gazetesi'nin de desteğini alınca Erdoğan bu ismi Başdanışmanı yaptı. İbrahim Kalın aynı zamanda Abdullah Gül’ün kurduğu kısa adı SETA olan Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın da başkanı idi.

SETA’nın AKP hükümetlerinde en az Birlik Vakfı kadar önemli bir yeri var. Abdullah Gül, AKP iktidara gelinceye kadar kurucusu olduğu SETA’nın başındaydı. Başbakan olunca yerini Ahmet Davutoğlu’na emanet etti. Davutoğlu da öğrencisi İbrahim Kalın’a…

Daha önce ABD'de yaşayan İbrahim Kalın, AKP heyeti içinde Washington’u en iyi bilen isim. Dolayısıyla Jerusalem Post’a verdiği demecin, Başbakan Erdoğan’ın Gazze politikasını yerle bir etse de ne anlama geldiğini en iyi o biliyor. Zaten, milltevekili olan heyet başkanı dururken böylesine kritik bir demecin başdanışman tarafından verilmesi, siyasi sorumluluktan kaçmanın basit yöntemi.

Başdanışman İbrahim Kalın, “Gazze filosu” aktivistlerini yola çıkmamaları konusunda ısrarla uyardıklarını fakat söz dinletemediklerini söylüyor.

Kalın, aktivistleri kişisel olarak uyardığını söylemiyor. Türk hükümetinin uyardığını söylüyor. Kalın, “Türk hükümeti filo aktivistlerine yola çıkmamaları çağrısında bulundu. Ancak, bu çağrı dikkate alınmadı. Bu insanları, gitmemeye ikna etmeye çalıştık. Onlara, koşullar, zorluklar ve tehlikeleri göz önünde tutarak gitmeyin tavsiyesinde bulunduk” diyor.

Başbakan Erdoğan'ın Başdanışmanı'nın bu sözleri, kim ne derse desin faturayı aktivistlere kesmektir. Ortaya çıkan manzara hayli trajiktir. Kavgada aktivistlerle omuz omuza verenler, mahkemede aleyhte şahitlik yapmaktadır. Bunun Türkçesi, "Karakolda doğru söyleyip, mahkemede şaşmaktır."  Şimdi, "Dik dur diklenme" sloganı daha anlaşılır bir hale geldi. 20.06.2010

0 yorum:

 
 
 
 
Copyright © güvence