İddialı bir dış politika ile Türkiye’nin kendisine yön aradığını belirten gazete, Türklerin bu noktada kendilerine güvenlerinin arttığını, Başbakan Erdoğan’ın da bu atmosferin fiyakalı temsilcisi haline geldiğini vurguladı.
Almanya Başbakanı Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin Türkiye'yi AB için fazla büyük, fazla yoksul ve fazla Müslüman olduğu gerekçesi ile AB üyeliğine istemediklerini yazan gazete, Erdoğan ve Davutoğlu’nun, sadece görünürde Batı’dan soğuduğunu ifade etti.
AKP hükümetindeki bu tavır değişikliğinin, ne Batı karşıtı ne de Yeni Osmanlıcılık olduğunu kaydeden Financial Times, şu anki Türk dış politikasının İsrail karşıtı bile olmadığına dikkat çekiyor.
Türkiye’nin kendisine üyelik vizesi vermeyen AB'ye başka seçenekleri olduğu mesajı verdiğinin altı çizilen David Gardner imzalı yazıda şu görüşlere yer verildi:
“Mevcut durum, Doğu'ya yöneliş ya da Arap dünyasına bir eğilim değil. Türkiye'nin Rusya, Yunanistan ve Ermenistan ile ilişkilerini geliştirmesinin temelinde AB ilkeleri var. İsrail ile ittifakı zedelenmiş görünse de Türkiye’nin İsrail'in OECD’ye üyeliği lehine oy kullanması henüz çok taze bir gelişme.
Amerika’nın Orta Doğu politikası, her ne kadar İsrail tarafından belirlense de Erdoğan'ın Filistin kartını yalnızca iç politika malzemesi yapmakla suçlamak biraz ağır haksızlık olur.
Zaten, kurmayları Erdoğan'ın İsrail ile çatışmanın Türkiye’deki hassas dengeleri altüst edecek radikal güçleri uyandırabileceğini bildiğini ifade ediyorlar. Türkiye'de iktidar için mücadele eden iki büyük güç var. Biri Anadolu'nun mütedeyyin ancak, modern orta sınıfı ve sermayesini temsil eden AKP. Diğeri de Atatürk'ün laik mirasının bekçileri olduklarını söyleyen kentli seçkinler. Bu elma kefesini deviren herhangi bir dış politika, gerçekten risk taşıyacaktır.” 14.06.2010
Kayıtlar
0 yorum:
Yorum Gönder